bugün
yenile
    1. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      orhan pamuk'un yeni hayat adlı romanının giriş, ilk cümlesi.
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ahmet şerif izgören'in kitapları için geçerli cümle.
    3. 14
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti. Bu adamı hiç sevmedim, Orhan Pamuk'u. Benim nezdimde asla kazanamayacağı bir kıyasa sokuyorlardı kendisini Yaşar Kemal ile. O büyük usta ile kıyas edilir mi hiç? Aslını söylemek gerekirse bilmiyorum çünkü objektif olamıyorum. Edebi açıdan edilebilir belki ama yaşadıkları aynı mı? ikinci çocuk olduğu için abisinin gölgesinde kalmamak adına varoluşsal bir acı çeken ve bir anlam ifade etmek için çabalayan Orhan Pamuk ile gerçek anlamda varolabilmek için Gülhane Parkı'nda banklarda yatan, anasının ceketinin iç cebine diktiği para kesesinde üç beş kuruş biriktirmeye çalışan, işi gereği faturaları tahsil ederken dahi fukaranın üzerine varmamaya çalışan adamın acısı bir olur mu? Birinin ruhu bunalırken diğerinin açlıktan ağzı kokar. işte tam da bundan sebep çok kızardım Orhan Pamuk'a ve onu büyük usta ile kıyaslama cür'etini gösterenlere. Yanılmışım. Şimdiye kadar çektiğim bütün fiziksel acıları bir araya toplasam, bütün o can yanmalarını, bütün o soğuktan titremeleri ve açlıktan bayılacak gibi olmaları ruhumun çektiği ızdırabın birkaç saniyesine ancak denk gelirdi. Felsefe dersinde ilk gördüğümde komiğime giden ve varlığını asla sorgulamadığım varoluş kavramı ruhumu mengeye almış, adeta ruhumu sıkarak gam denen kavramın özütünü çıkartıyor. Felsefecilerin ne kadar gereksiz ve amiyane tabirle boş insanlar olduğunu düşünürken de yanılmışım. Yanılgılarıma da kötü gözle bakmıyorum, dün yanılmasam bugün farkında olmazdım. Sahi, bugün kaç kişinin varoluşu ile ilgili söyleyecek birkaç cümlesi var yahut varolduğunun farkında mı? Belki bugün de yanılıyorum ama yanılmak doğruya gitmenin en acı ve tek yolu zira neyi aradığımızı neyi aramadığımızı bilerek bilebiliriz. Nereden geldim bu cümlenin yazarından Yaşar Kemal'e, varoluşa ve diğer konulara? Diyordum ya hep kızardım diye Orhan Pamuk'a, işte bundan dolayı. Bana göre kendisinin acıları gerçekçi değildi, suni idi.Kendi hüsn-ü kuruntuları idi, değersizdi. Onun acıları insanı gerçekte insan yapan şeylerdi. Sıradan hayvanlar gibi yaşayıp kendi içerisinde sosyal bir varlık olmaktan ötedir insan olmak ve bu var olmak ancak kaygı ile perçinlenebilir, derinleşebilir. Önceleri ''yok ya öyle bir kitap okuyup bütün hayatı değiştirmek, basit mi bu işler bu kadar'' diyerek yaklaşıyordum olaylara. Evet, basit. Her şey bir kıvılcıma bakıyor, gerçekten. Misal, okuldan çıkıp eve yorgun argın dönerken akıldaki ay sonu harçlık hesaplamaları ile dükkanın birinden gelen bir koku, yanınızdan geçen birinin parfümü, internette denk geldiğiniz birinin gülümsemesi size yıllar öncesini getirir. O eski anı görür, duyar, hisseder, koklar, yaşarsınız. Bunun bilimsel açıklaması da var elbet, isteyen olursa yazarım. Görecelilik kavramını belki biliyorsunuzdur. En basit anlatımı anlatırsak kendisi öznelliktir. Misal vermek gerekirse -epey klasik olacak- bir kağıda altı rakamını yazın. Bir taraftan bakan altı görürken bir taraftan bakan dokuz görecektir ya da hoşlanılan kişiyi öperken geçirilen bir dakika ile sıcak bir fırının içine elinizi koyduğunuzda geçen bir dakika insanlar açısından bir değildir. Evet, teknik anlamda ikisi de bir dakika ama biri saniyeler gibi gelirken bir diğeri saatler gibi gelecektir. Varolmak da böyle bir şey işte. Kendin varolduğunu bilsen ne fayda, neye yarar? Peki başkasının varlığını kabul etmesi her şeyi çözer mi? Bu iki sorunun da cevabı net değil, en azından benim baktığım açıdan. Neden kendimiz yetemiyoruz? Bir devlet düşünün, diğer devletler tarafından tanınmadıkça, varlığı kabul edilmedikçe meşru mudur? Bir insan düşünün, sınıfınızda bir öğrenci. Hiç kimseyle konuşmuyor, hiç kimse onu sevmiyor ve orada olup olmamasını umursamıyor bile. Varlığı ile yokluğu bir. Bu adam da deminki örnekte olduğu gibi, teknik olarak var ama pratikte öyle değil. O bir hikayeye sahip kendi açısından ama diğerleri açısından yok. işte zaten bu olgu insanoğlunu kalıcı olmaya itiyor. O yüzden insanlar resim çiziyor, heykel yapıyor, kitap yazıyor. Bir şekilde varolmak istiyor, varlığını geleceğe kanıtlamak istiyor ki öldükten sonra dahi varolsun. Ateşi bulan insan var mı bizce? Elbette var ama bir önemi yok, bir ismi yok çünkü ama Tolstoy'un bir varlığı var, Rafael'in bir varlığı var, hatta ve hatta Pisagor'un bir varlığı var. Eğer o ateşi bulan adamın adı ''a'' bile olsaydı onun bile varlığı var olacaktı. Bir soru daha zira güzel sorular sormak yanıtlar bulmaktan çok daha zor ve değerli. Peki bizim varlığımızı kim bilirse, tanırsa biz varoluruz? Varlığını önemsediğimiz, bizim için anlam ifade eden biri bizi fark etmeli. Belki de Tolstoy ya da Rafael bizi umursamıyordu, geleceğin dehaları tarafından varlıkları kabul edilsin istiyorlardı, bunu ne yazık ki bilemiyoruz. Bunca şeyi saçmalamamın, saçmalayacak olmamın sebebi de bu. Ben varım, kendim ve birçok insan biliyor ama bilmesini istediğim bilmiyor. Daha doğrusu unuttu. Bilmiyorum, belki de unutmadı ama diyorum ya, bilmiyorum. Araf'ta kalmak Cehennem'den de beterdir derlerdi de inanmazdım. Şimdi biliyorum, bilmemek en kötü ihtimalin gerçekleştiğini bilmekten de öte fena bir şey. Şimdi kendime sorduğum bir soruyu sana da soruyorum, buraya kadar okuduysan bu soruya da verilecek bir cevabın vardır umarım, ben var mıyım? Şu an en çok önemsediğim kişi tarafından -ki aslında benim için değersiz ve aşağılık bir insan olmalı idi- unutulmuşum, yitirilmişim. Bir devletin bana verdiği kimlikten öte varlığımı nasıl kanıtlayacağım? Havalar birden soğudu, serde de yiğitlik olduğundan aldırış etmedim ve şimdi boğazlarım ağrıyor. Ben hasta olunca çok illet olurum, kötü olurum, çirkef ve çekilmez biri olurum ve bir tek sen katlanmıştın bana. Sana yazılacak romanlarım, okuyacağım şiirlerim ve senden dinleyeceğim şarkılar vardı. Hiç kimse senin gibi gülmedi, hiç kimse senin gibi yatırıp okşamadı başımı ve hiç kimseyle karşılıklı hüngür hüngür ağlamadım. Ağlamayı unuttum biliyor musun, bana gülmeyi öğrettiğin gibi ağlamayı da öğretmiştin ve kaç zaman oldu ne gerçekten güldüm ne de gerçekten ağladım. Bunca şey içimde saklıydı bunca zaman da şimdi çıkmasının sebebi de kaç zaman sonra rüyama gelmendi. Kontrolü artık kaybettiğimi hissediyorum, bu ilk defa oluyor. Kesif bir yalnızlığın içinde kaybolduğumda dahi senden nefret etmeye çalışırken buldum kendimi ama her şey olması gerektiği gibi ileriliyordu. ''Her şey plana uygun gittiğinde kimse paniğe kapılmıyor, plan korkunç olsa bile''. Ruhumu sıkıştıran mengeneye verebileceğim hiçbir şey kalmadı. Basit bir adam oldum, kötü bir adam oldum, kalbi susmuş bir adam oldum. Bu saatten sonra sıradan oldum, artık benden adam olmaz. Acaba sen hala aynı mısın? Hala gülüyor musun, hala her bastığın kaldırımdan çimenler fışkırıyor mu, sahi hala aynı kadın mısın? Bugüne kadar söylemekten hep kaçındım çünkü itiraf edersem bu gerçeklik bedenimi ve ruhumu ele geçirir diye korkuyordum, yalan mı söylüyordum ama bilmiyorum ama bir şekilde kandırıyordum kendimi. itiraf etmenin de bir zamanı varmış, yine yanılmışım. Artık içimde tutamadığım bir çığa, sele, bentleri yıkan bir afete dönüştü. Ulan ne kadar zor bir özledim demek? Yalvarıyorum, özlüyorum, haysiyetimi ve onurumu ayaklar altına alarak köpekler gibi haykırmak istiyorum. Kaç zaman geçti -bakma sorduğuma biliyorum aslında- hala hatırımda her şey. Şeker tadında bir gülümseme, ruhumun evi bir gamze, bilincimin takılı kaldığı bukleler, kahve tonlu kadın. Varlığımı sorgulatan, varlığımı elimden alan ve aslında adını bile benim verdiğim kadın. Hiçbir acı senden daha çok canımı yakamaz diyemem, dünyada belki varolamamaktan beter şeyler de vardır ama şu ana kadar hiçbir şey senin kadar canımı yakamadı. Birkaç saat sohbet etmek için geri kalan ömrümü verirdim ve evet, bu bir aşağılık göstergesi olsa da bunu kabul ediyorum. Mutsuzum ve bu senin yüzünden. link Diziyi izleyenler ne dediğimi anlayacaktır. Bazen diyorum. Keşke, keşke ardımda bana muhtaç olacak olanlar olmasaydı da varlığımı çaldığın ilk an varlığımı sonlandırsaydım.
      3baştan biraz gözüm korktu okumaya ama birinin 100 satırlık emeğine ihanet edip okumamazlık edemedim. şimdi okuduğum için pişman mıyım? değilim,hatta mutluyum. su gibi akıp gitti zaten. üşenmeyin okuyun. ellerine sağlık. - yazaroldum 07.10.2017 03:30:28 |#3485296
    4. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bir gün uçurtma avcısı'nı keşfettim ve tüm hayatım değişti. hayatımda hiç "en sevdiğim yazar"ı belirlememiştim. hiçbir yazarın kitaplarını dört gözle beklememiştim. hiç "hayalimdeki ülke" olgusu canlanmamıştı kafamda. sonra bin muhteşem güneş girdi kalbimin en nadide yerlerinden birine. hiç bir kitabı kalbime sığdırmamıştım. duygularımı ve fikirlerimi yansıtan bir yazarla daha önce hiç karşılaşmamıştım. bunu bin muhteşem güneş ile anladım. kadın olmanın zorluklarına daha önce hiç bu kadar maruz kalmamıştım. anlatımım ne kadar iyi bilmiyorum. eskiden kitaplara bağlanırdım evet, ama daha önce hiçbir kitaba bu kadar bağlanmamış, bu kadar benimsememiştim. ufak ufak yazılar yazmış olsam da, anlatım şeklim açısından bir rol modelim olmamıştı hiç. ama artık var. artık kendime yakın gördüğüm bir yazar var. özümsediğim değerim ve insanlarını, özellikle de kadınlarını tanımak istediğim bir ülke var. khaled hosseini, bütün kitaplarıyla (toplamda sadece 3 kitabı olsa da) benim hayatımın miladını sağlamış bir yazar. keşke onu tanıyabilsem, ondan yazılarım için destekler alsam. onu hayatımdan hiç çıkarmayıp, bütün afganistan'ı onun ağzından dinlesem. gerçek aşkı bir kez daha dinlesem mesela, sadece ondan. onla tanışsam mesela, ne güzel olurdu. ve de, her ne kadar çetin olsa da; keşke o kitapları yaşayabilsem.
    5. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      dediginiz bir kitap oneriniz var mı ?
      0bin muhteşem güneş aşk başka evde ve daglar yankılandı serenad mutluluk - frohfrohhh 18.11.2017 14:05:16 |#3671070
      0teşekkür ederim - nothankyy 18.11.2017 20:31:38 |#3683933
    6. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      yeni hayat kitabının giriş cümlesidir. (bkz: orhan pamuk)
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote